Baz İstasyonunun Kaldırılması Davası Hakkında Genel Bilgiler

Baz İstasyonunun Kaldırılması Davası Hakkında Genel Bilgiler
Çevre Hukuku
Baz İstasyonunun Kaldırılması Davası Hakkında Genel Bilgiler

Baz istasyonu nedir, baz istasyonunun kaldırılması davası nasıl açılır?

Bu yazı içeriğinde baz istasyonları ve baz istasyonunun kaldırılması davası hakkında genel bilgilere yer verilecektir. Teknolojik olanakların artması ile birlikte kendisini sürekli şekilde yenileyen bir dünyada baz istasyonlarının da hayatımızdaki yeri hepimizin malumudur.

Baz istasyonları, sağlığa olan tehlikeleri de göz önünde bulundurulduğunda ciddi şekilde endişe yaratmaktadır. Nitekim baz istasyonlarının yaşam alanlarının çok yakınında hatta yaşanılan binaların çatısında bulunması insanların bu konuda endişe duymasına neden olmaktadır. İşte bu nedenlerle yazımızda baz istasyonlarının kaldırılması davaları ile bununla birlikte anayasal haklarımızı da içeren bilgiler verilecektir.

Emsal yargı kararlarında baz istasyonları, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu 37. maddesi uyarınca Bilgi Teknolojileri Kurumu tarafından bu konuyu düzenleyen yönetmelikteki yer, ölçü ve limit değerlere göre verilen güvenlik sertifikası gereğince kurulan, günümüzde haberleşme ve iletişimin sağlanmasında önemli bir yeri olan, genel olarak alıcı-verici antenleri sayesinde elektromanyetik dalgaları (sinyalleri) alma ve gönderme işlemi yapan sistemler şeklinde tanımlanmıştır.

Baz istasyonlarının yerleşim yeri veya faaliyetleri, son yıllarda çevresel etkiler ve halk sağlığı endişeleriyle ilgili tartışmalara yol açmıştır. Bu nedenle, baz istasyonunun kaldırılması davaları, baz istasyonunun etrafındaki sakinler veya yerel çevre dernekleri tarafından açılmaktadır. Bu davalar, baz istasyonunun yerleşim yerindeki çevresel etkileri ve sağlık risklerini değerlendirmeyi amaçlamaktadır.

Baz istasyonlarının kaldırılması davası açısından, deliller ve bilimsel araştırmalar önemli bir rol oynamaktadır. Davayı açan taraf, baz istasyonunun çevresindeki elektromanyetik alan, radyasyon seviyeleri, ses kirliliği ve diğer çevresel etkilerle ilgili bilimsel verileri sunar. Uzman raporları, sağlık verileri ve diğer deliller de sunulan argümanları desteklemektedir. Bu deliller, baz istasyonunun yerleşim yerindeki çevre mevzuatına aykırı olduğunu veya sağlık riski oluşturduğunu göstermeyi amaçlamaktadır.

Baz İstasyonunun Kaldırılması Davası Süreci

Davanın tarafları, argümanlarını ve delillerini mahkemeye sunar. Mahkeme, delillerin geçerliliğini, bilimsel doğruluğunu ve tarafların iddialarını değerlendirir. Uzman tanıkların ifadeleri ve uzman raporları, mahkeme tarafından ciddiye alınır ve karar verilirken göz önünde bulundurulur. Mahkeme, yerel mevzuat, çevresel etkiler, sağlık riskleri ve diğer ilgili faktörleri dikkate alarak kararını verir.

Mahkeme kararı, baz istasyonunun kaldırılmasına veya baz istasyonunun faaliyetlerinin düzenlenmesine yönelik olabilir. Karar, çevresel etkileri en aza indirgemek, halk sağlığını korumak ve toplumun çıkarlarını dengelemek amacıyla verilir. Baz istasyonunun kaldırılması kararı verildiğinde, mevcut baz istasyonunun sökülmesi ve gerekli izinlerin alınması gibi durumlar ortaya çıkabilir.

Baz istasyonunun kaldırılması davaları, halk sağlığı ve çevre koruması açısından önem taşımaktadır. Bu davalar, baz istasyonlarının yerleşim yerleriyle uyumlu olması ve çevresel etkilerin minimize edilmesi konularında farkındalığı artırmak için önemlidir.

Baz istasyonunun kaldırılması ve temel insan hakları

Yaşama hakkı en temel insan hakkı olup Anayasamızın 17. maddesi uyarınca herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Ayrıca Anayasanın 56. maddesine göre herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Bu kapsamda aynı düzenleme içeriğinde çevreyi geliştirmenin, çevre sağlığını korumanın ve çevre kirliliğini önlemenin Devletin ve vatandaşların ödevi olduğu açıklanmıştır. Devletin, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlama yükümlülüğü bulunur.

İnsan sağlığının diğer her türlü menfaatlerin önünde geldiği ve öncelikli bir koruma hakkına sahip bulunduğu tartışmasızdır. Bu nedenle hiçbir hizmetin insan yaşamı kadar öncelikli ve önemli olmadığının kabul edilmesi gerekir.

Baz istasyonunun kaldırılması davası ve izlenecek yöntemler nelerdir?

Baz istasyonlarının kaldırılması için değişik durumlar açısından değişik yöntemler izlenmesi gerekir.

İnsan sağlığına zarar verdiği iddiası dışında baz istasyonlarının güvenlik sertifikasında belirtilen limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun şekilde kurulmadığı, başlangıçta bu değerlere uygun olarak kurulmuş olsa bile sonradan güvenlik sertifikasındaki limit değer ve güvenlik mesafelerine aykırı davranıldığı gerekçesi ile kaldırılmasına ilişkin talep ve itirazların buna ilişkin yasal mevzuat gereğince Bilgi Teknolojileri Kurumu’na yapılması gerekmektedir.

Bu yönde yapılan talep ve itirazlara dair BTK’nın uygulamaları ve kararlarına karşı da idari yargıda dava açılmalıdır. Bu yöndeki emsal yargı kararları uyarınca baz istasyonlarının ilgili limit değerler ve güvenlik mesafelerine uygun olmasına rağmen zararlı olduğu iddia ediliyorsa, idari yargıda idareye karşı yönetmeliğin iptali davası açılması gerekliliği ifade edilmektedir.

Adli yargıda açılacak davalar açısındansa bu davalarda davanın kabul edilebilmesi için öncelikle baz istasyonunun buna ilişkin yönetmelikte açıklanan limit değerlere uygun bulunmadığı ve sağlığa zarar verdiğine ilişkin davacı iddialarının kanıtlanması gerekir. Burada da ölçümleri yapacak olan bilirkişilerin doğru şekilde tespit edilmesi ve bu ölçümlerin doğru şekilde yapılması gerekliliği ön plana çıkmaktadır.

Bununla birlikte komşuluk hukukundan kaynaklanan durumlarda el atmanın önlenmesi davalarının açıldığı da görülebilmektedir. Bu davaların dinlenebilmesi için kural olarak bir zararın ortaya çıkmış olması aranmaktadır. Emsal Yargıtay kararlarında da bu durumdan açıkça bahsedilmiş, ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağının kuvvetle muhtemel ya da muhakkak ise bu hakkın kullanılabileceği açıkça ifade edilmiştir.

Yukarıda açıklamış olduğumuz üzere baz istasyonlarının uzun vadede sağlığa zarar vereceği veya verebileceği, baz istasyonlarından psikolojik olarak etkilenildiği ya da etkilenilebileceği şeklindeki kanıtlanması mümkün olmayan soyut iddialarla açılacak davalarda sonuç alınması mümkün olamayacaktır.

Buna rağmen her somut olayın unsurları birbirinden farklılık göstermektedir. Bu nedenle hiçbir talep veya başvuru için benzer konulara bakarak varsayımlara hareket edilmemesi gerekir. Nitekim Yargıtay tarafından birbirine benzer konularda verilen çok farklı kararlarla her zaman karşılaşılabilmektedir.

Baz istasyonunun kaldırılması Yargıtay kararları

T.C

YARGITAY

14. Hukuk Dairesi

Esas: 2016/ 13640

Karar: 2019 / 4949

Karar Tarihi: 29.05.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.09.2014 gününde verilen dilekçe ile el atmanın önlenmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 31.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma talebinin değerden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, sağlığa zarar verdiği iddiasıyla davalı GSM şirketine ait baz istasyonunun kaldırılması isteğine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkilinin evine bitişik nizamdaki binaya, davalı tarafından kurulan baz istasyonunun müvekkilinin psikolojisini etkilediği ve müvekkilinin sağlığına zarar verdiği gerekçeyle davalıya ait baz istasyonunun kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulü ile davalıya ait baz istasyonunun kaldırılmasına karar verilmiştir.

Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.

Baz istasyonları, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununun 37. maddesi gereğince BTK tarafından bu konuyu düzenleyen Yönetmelikteki yer, ölçü ve limit değerlere göre verilen güvenlik sertifikası gereğince kurulan, günümüzde haberleşme ve iletişimin sağlanmasında önemli bir yeri olan, genel olarak alıcı/verici antenleri sayesinde elektromanyetik dalgaları (sinyalleri) alma ve gönderme işlemi yapan sistemlerdir. Konuşmanın az olduğu kırsal alanlarda 35 km’lik, konuşma trafiğinin daha yoğun olduğu şehir merkezlerinde ise 1-2 km’lik bir mesafe içinde hizmet verebilen, çıkış güçleri oldukça düşük olan cihazlardan oluşmaktadır.

Ulaşılan son teknolojik gelişmelere göre, telefonla haberleşme ve iletişimin sağlıklı ve verimli olarak gerçekleştirilebilmesi için baz istasyonlarının bal peteği benzeri hücresel bir yapıda ve her bir peteğin içinde de en az bir baz istasyonu bulunacak şekilde kurulması zorunludur. Her bir istasyon kapasitesi itibariyle belirli sayıda abonenin haberleşmesini sağlayabileceğinden nüfusun yoğun olduğu yerleşim merkezlerinde daha çok sayıda baz istasyonu kurulması gerekmektedir. Şehirlerin dışına çıkartılmaları halinde hücresel yapı bozulacağından haberleşme ve iletişimin sağlanabilmesi için gerek baz istasyonlarından abonelere gerekse abonelerden baz istasyonlarına karşılıklı olarak gereğinden çok yüksek elektromanyetik dalgalar gönderilmek zorunda kalınacak, toplum sağlığı olumsuz yönde etkilenecektir.

Diğer taraftan, 05.11.2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ve bu kanun gereğince çıkartılan yönetmelik uyarınca baz istasyonlarının sağlığa zarar vermeyecek şekilde; nerede, nasıl, hangi ölçü ve limitler dahilinde kurulacağını belirleme ve kurallarını koyma işlemleri, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığının (BTK) görev ve yetkisindedir.

İnsan sağlığına etkileri

İnsan sağlığına etkileri konusunda başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere,

  • Uluslararası İyonlaştırmayan Radyasyondan Koruma Komisyonu (ICNIRP),
  • Elektrik Elektronik Mühendisleri Enstitüsü (IEEE),

gibi bir çok uluslararası kuruluşun yapmış oldukları çalışmaların neticesinde bir takım sınır değerler belirlenmiştir. BTK tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikte de Türkiye’de geçerli olacak sınır değerleri; İngiltere, Amerika, Kanada, ICNIRP ve Avrupa Birliğinin kabul ettiği değerin yaklaşık ¼ ü olarak kabul edilmiştir.

Limit değerler ve güvenlik mesafesi

Sağlığa zarar verdiği iddiası dışında baz istasyonlarının sertifikada belirtilen limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olarak kurulmadığı, başlangıçta uygun kurulsa dahi sonradan sertifikadaki limit değer ve güvenlik mesafelerine aykırı davranıldığı gerekçesi ile kaldırılmasına ilişkin talep ve itirazların ilgili mevzuat gereğince BTK’ya yapılması gerekmektedir. Bu kurumun uygulamalarına ve kararlarına karşı da idari yargıda dava açılmalıdır. Keza davacı, baz istasyonunun limit değerlere ve güvenlik mesafelerine uygun olmasına rağmen zararlı olduğunu iddia ediyorsa, idari yargıda idareye karşı yönetmeliğin iptali davası açması gerekir.

Adli yargıda görülecek davalarda ise davanın kabul edilebilmesi için öncelikle baz istasyonunun yönetmelikte belirtilen limit değerlere uygun bulunmadığı ve sağlığa zarar verdiğine ilişkin iddiaların kanıtlanması gerekir. Bunun için de öncelikle ölçümleri yapacak olan bilirkişilerin nasıl seçilmesi gerektiği hususu açıklığa kavuşturulmalıdır.

21.04.2011 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve 17.04.2018 tarihli Resmî Gazete’de adı ile birlikte bazı maddelerinde değişiklik yapılan “Elektronik Haberleşme Cihazları Güvenlik Sertifikası Yönetmeliği”nin 12. maddesi gereğince, bu Yönetmelikte yer alan güvenlik mesafelerinin ölçümünün üniversitelerin;

  • Elektrik-elektronik,
  • Haberleşme,
  • Fizik mühendisliği,
  • Fizik lisansı veya,
  • Elektromanyetik dalgalar,

ile ilgili dersleri alarak teknik bölümlerin birinden veya meslek yüksek okulu ile liselerinin

  • Elektrik,
  • Elektronik haberleşme teknolojisi (telekomünikasyon, haberleşme, haberleşme teknolojisi, elektronik haberleşme),
  • Elektronik teknoloji (elektrik-elektronik, elektrik elektronik teknikerliği, elektronik, endüstriyel elektronik)

bölümlerinden mezun olan personel tarafından yapılacağı ve ölçüm işlemleri ölçüm sertifikası almış olan personel tarafından yapılabileceği;

Elektromanyetik Alan Ölçüm Sertifikası Alınmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ

21.06.2018 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan “Elektromanyetik Alan Ölçüm Sertifikası Alınmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ”in 4 ila 10. maddelerinde; sertifika başvurusu yapacakların nitelikleri, kurs süresi ve zamanı, kursun içeriği, kurs ve sınav ücreti, devam zorunluluğu, sınav ve değerlendirme, elektromanyetik alan ölçüm sertifikası verilmesi ve iptali usulü, düzenlenmiştir.

Komşuluk hukukundan kaynaklanan hallerde elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için, kural olarak bir zararın doğmuş olması gerekir. Ancak, istisnaî durumlarda, henüz zarar meydana gelmese dahi, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise bu hak kullanılabilir. Bu nedenle baz istasyonlarının uzun vadede sağlığa zarar vereceği/verebileceği, baz istasyonlarından psikolojik olarak etkilenildiği/etkilenileceği vs. şeklindeki kanıtlanması mümkün olmayan soyut iddialarla açılan davaların dinlenmesi mümkün değildir.

Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri doğrultusunda dava konusu baz istasyonunun 

  • Bahsi geçen Yönetmelikte belirtilen limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olup olmadığı,
  • Davacının sağlığına zarar verip vermediği,

konusunda tarafların göstermiş oldukları deliller toplanıp, Yönetmelik ve Tebliğname hükümleri dikkate alınarak belirlenecek uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak alınacak bilirkişi raporları ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Somut olaya gelince; mahkemece keşif yapılmış, sertifika sahibi ölçüm bilirkişileri gerekli ölçümleri gerçekleştirmişler ve ilgili bilirkişilerce hazırlanan 25.12.2015 havale tarihli raporda, davaya konu anten çevresinden alınan bütün ölçümlerin yönetmelik ile belirlenen üst sınır değer limitlerinin altında olduğu belirtilmiş, buna karşın davacının yanı başındaki verici istasyonuna katlanmasının davacıdan beklenmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle baz istasyonunun kal’ine karar verildiği görülmüştür.

Bilirkişi raporu

Ölçüm sertifikasına sahip bilirkişilerce hazırlanan 25.12.2015 havale tarihli raporda yapılan ölçümlerin yönetmelikte belirlenen üst sınır limitlere uygunluğunun tartışılmasına rağmen, yine yönetmelikte aranan güvenlik mesafesine uygunluk kriterinin tartışılmadığı anlaşılmıştır. Yönetmelikçe aranan bu iki şart kümülatiftir. O halde; mahkemece, mahallinde yeniden keşif yapılarak

  • Davalı GSM şirketine ait baz istasyonunun yönetmelikte belirlenen limit değerlere ve güvenlik mesafelerine uygun olup olmadığı,
  • Davacının evinin baz istasyonuyla güvenlik mesafelerinde kalıp kalmadığı,

hususlarında ilgili yönetmelik ve tebliğnamede belirlenen ölçüm sertifikası almış uzman bilirkişilerden rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

Mahkemece değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.

Kabule göre de; 25.12.2015 havale tarihli raporda dava konusu alanda davalı şirkete ait 3 adet baz istasyonu bulunduğu belirtilmesine rağmen bunlardan hangisinin zarara sebebiyet verdiği ve kal’ine karar verildiği belli olmadığından 6100 sayılı HMK’nİn 297/2 maddesine aykırı biçimde ve infaza elverişli olmayan hüküm kurulması da doğru olmamıştır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün

BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

29.05.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Baz istasyonunun kaldırılması davası avukat

Baz istasyonunun kaldırılması davası avukatı ya da hukuki danışmanlık hizmetleri için 08504201155 numaralı hattımızdan hukuk ofisimizle iletişim kurabilirsiniz.

Önceki
Sonraki